Anavatan ve Türleri
İnsanlık tarihinin bilinen en eski bitkilerinden kuşkonmaz, "Asparagus Officinalis" çalı bitkisinin baharda toprak yüzeyine uzattığı sürgünleridir.
BÜTÜN YERKÜREDE İLKBAHARIN MÜJDECİSİ OLARAK BİLİNİR!
ASPARAGUS OFFICINALIS: Antik Çağlardan Günümüze
Türkçe’de “kuşkonmaz” diye adlandırdığımız ‘asparagus’un ilk görüldüğü yer, anavatanı olarak DOĞU AKDENİZ ve ANADOLU COĞRAFYASI gösteriliyor. Mısır ve Romalıların da müdavimi oldukları kuşkonmazı Yunanlılar, doğada kendi kendine bittiği gibi yerken, Romalılar özel olarak yetiştiriyordu.
Kuşkonmazın Avrupa ‘mutfak başkenti’ Paris’e ilk gelişi, bu ürüne büyük bir muhabbet duyan XIV. Louis dönemindedir. 16. yy’dan itibaren Fransa ve İngiltere’de ünü artmış, ardından Amerika’ya kadar ulaşmıştır. Damak tadı meraklıları için vazgeçilmez bir lezzet halini almıştır.
Kuşkonmaz neredeyse 2 bin yıldan beri, yani Antik Çağ’dan günümüze sağlık üzerine faydalarıyla da anılıyor. Avrasya topraklarında yetişen, Antik Yunan ve Romalılardan beri çok sevilen, kıymetli bir besin kaynağı olan kuşkonmazın, testosteron üretimine yardımcı cinsel olarak uyarıcı bir besin olduğu da keşfedilmiş. Romalılardan günümüze, afrodizyaklar listesinde adı hep ilk sırada yer alıyor.
Günümüzde kuşkonmaz neredeyse tüm dünyaya yayılmıştır. Dünyanın bir numaralı üreticisi Çin’dir. Onu ABD’ye ihracatta başı çeken Peru izliyor. Kuşkonmazı en çok tüketenler ise Almanlardır.
Kültüre alınmış kuşkonmazın ülkemizde ilk kez yetiştirilmesi Cumhuriyet’in kuruluş döneminde olmuştur. İlk kuşkonmaz yetiştirme girişimi Atatürk’ün isteği üzerine Avrupa’dan kuşkonmaz tohumu getirilmesiyle Yalova Devlet Çiftliği’nde yapılmıştır.
Bugün Türkiye’de en büyük kuşkonmaz üretimini Nomad Tarım Eskişehir Sarıcakaya’da tarlalarında gerçekleştiriyor. Nomad, -ben dâhil- birçok bölgede bağımsız üreticilere destek vermekte ve bu yörelerde kuşkonmazın alternatif ürün olarak gelişmesi için çaba sarf ediyor.
Kuşkonmaz üretimi emek yoğun, sabır isteyen bir süreç… Tohumundan elde edilen kuşkonmaz fideleri tarlalara dikiliyor. Fideler 2 yıl titiz bir bakımdan sonra üç yaşlarında azar azar ürün vermeye başlıyor. Her bahar toprağın belli bir ısı derecesine ulaşmasıyla uyanan kuşkonmaz kökleri sürgün vermeye devam ediyor. Avrupa’da sezonu kısadır, yaklaşık 2 ay sürer, Türkiye’de ise yazların daha uzun olması sebebiyle daha uzun bir dönem ürün alınabiliyor.
Kuşkonmazın aslında iki cinsi vardır, bunlar yeşil ve mor kuşkonmazlardır. Ancak bu iki türün herhangi birinin ışık görmemiş toprak altı sürgünlerinin hasat edilmesiyle “üçüncü tür” Beyaz Kuşkonmaz elde edilmiş oluyor.
Mor Kuşkonmazların şeker içeriği daha fazla olduğundan çiğ tüketime daha uygundur veya çok az pişirilebilir. Avrupa’da tüketimi daha yaygın olan Beyaz Kuşkonmaz ise tabaklarda sunumları naif bir şekilde süsler…